İBB’nin köklü kurumu İSKİ, Başakşehir ilçesinin atık su, yağmur suyu ve içme suyuyla ilgili sorunlarını, 560 milyon liralık yatırımla çözme noktasına getirdi.
İSTANBUL (İGFA) – İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), “300 Günde 300 Proje” maratonu kapsamında, “Başakşehir Atık Su, Yağmur Suyu ve İçme Suyu Yatırımları” için toplu açılış töreni düzenledi. İBB’nin köklü kurumu İSKİ tarafından gerçekleştirilen yatımlar için Ziya Gökalp Mahallesi Olimpiyat Stadı Yolu’nda düzenlenen törende, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve İSKİ Genel Müdürü Şafak Başa, birer konuşma yaptı.
ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNİ ANDI
Konuşmasına, 18 Mart Çanakkale Zaferi’nin 108’inci yıldönümünü kutlayarak başlayan İmamoğlu, “Bu mücadelenin elbette çok şanlı komutanları, askerleri vardır. Ancak karakteriyle, duruşuyla, Çanakkale Zaferi’nde ortaya koyduğu üstün kararlılığıyla, sözleriyle bir kurtuluş ateşi yakan ve ardından İstiklal Savaşı’nın başkomutanı ve ebedi başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde Çanakkale Savaşı ve ondan sonraki milli mücadele dönemiyle Cumhuriyet’imiz kurulmuştur. Başta Atatürk olmak üzere, silah arkadaşlarına, Çanakkale’den İstiklal Savaş’ına minnet duygularımızı iletiyoruz. Ruhları şad olsun. Şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmetle anıyoruz. İyi ki onlar vardı. Ve bugün bizler, umuyoruz ki her birine layık insanlar olabilelim” dedi.
“ELBETTE SEÇİMİ KAZANACAĞIZ”
Cumhuriyet’in 100’ncü yıl dönümü olan 2023’ü, yaşanan deprem felaketi nedeniyle buruk karşıladığımızı belirten İmamoğlu, şunları söyledi:
“Yaşadığımız deprem, ne yazık ki on binlerce insanımızın canına, şehirlerimizin yıkımına mal oldu. Ve bize yine çok çarpıcı derslerin çıktığı ve her birimizin kesinlikle oturup düşünmesi, değişmesi, daha kararlılıkla, daha büyük mücadele karakteriyle yola çıkması gereken bir süreci önümüze koymuştur. ‘Ama’sız, ‘fakat’sız, kibirden uzak, yalpalamadan, sağa sola savrulmadan, iç meseleleri kendi dünyasında büyütüp, o meselelerin kurbanı ve esiri asla olmadan, kararlılıkla bu ülkenin değişimi ve dönüşümü mücadelesi karakterine sahip insanlar olmak zorundayız. En üst yöneticisinden bireyine, vatandaşına kadar durum bundan ibarettir. Bu yolculukta, değerli Genel Başkanım, saygıdeğer Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yolu açık olsun diyorum. Elbette seçimi kazanacağız. Elbette gençlerin umudu olacağız. Elbette hep birlikte geleceği tasarlayacağız. Şahsıma ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımıza verilen görev ve bu görev verilirken özenli bir irade ortaya koyan İYİ Parti Genel Başkanı Sayın Meral Akşener’e de buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Aynı zamanda Altılı Masa’nın bütün liderleriyle birlikte ‘ama’sız, ‘fakat’sız Türkiye’nin değişimi mücadelesini ortaya koymak, çocuklarımıza, gençlerimize, yaşama, hayata özgürlüğü, üretimi, eğitimdeki kaliteyi, yerel yönetimden merkezi idareye kadar liyakati, hesap verebilirliği, bereketi kazandırmak adına büyük bir mücadeleye girişmiş bulunuyoruz. Allah yolumuzu açık etsin. Kesinlikle başarılı olacağız. Katiyen söylüyorum ki, bu sürecin, bu inanmış milletin önünde hiçbir şey duramaz. Tek şartı var bu inanmışlığın: Bu kazanacağımız seçim, 86 milyon insanımız için kazanılacak. Sadece bir grup için ya da sadece Millet İttifakı’na oy verenler için değil, bu memleket için kazanılacak. O bakımdan yolumuz açık olsun.”
“ÇOK ŞÜKÜR, İSTANBULLULARIN GÜVENİNİ BOŞA ÇIKARTMADIK”
İstanbul’da yönetime aday oldukları andan itibaren, israfı önleyeceklerini ve şehrin bütçesine bereket getireceklerini söylediklerini hatırlatan İmamoğlu, “Dedik ki; kesinlikle önceliğimiz, bu şehrin ihtiyaçlarını karşılamak olacak. Bir avuç insana hizmet eden bir prensipten uzaklaştırarak, 16 milyon için çalışacağız. Kişilere, ailelere ve onların mensup olduğu bir kısım kurum kuruluşlara hizmet eden değil, Başakşehir’den Kadıköy’e, Kartal’dan Silivri’ye kadar bu şehrin her ilçesine eşit hizmet sunacağız. İşte hemşerilerimiz, bizlere onun için oy verdiler. Ve inanın hissediyorum, 16 milyon insanın, oy vermeyenler de dahil, mutlu oldukları bir seçim sonucu elde ettik. Belki biraz geçmişten bugüne oy verdikleri parti kazanmadı diye, buruk olabilirler. O buruklukla hafifçe kıskanabilirler; olsun. Ama temel hedefi, onların da kalbini kazanmak olan bizlerin anlayışı, eminim ki onların da içini ısıtmıştır. Ve hiçbir zaman bu karakterimizden vazgeçmedik. Çok şükür, İstanbulluların güvenini boşa çıkartmadık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin, hukuk ve ahlak dışı bütün unsurlarını temizleyerek, hukuka dayalı, hesap verebilir bir süreci var ettik. İBB tarihinde, iddia ediyorum ki, bu kadar kısa sürede var olan projeleri anlamlı bir şekilde bitirmeyi, yeni projeleri başlatmayı, hatta bitirmeyi, daha da güçlü projeleri başlatmayı kısa sürede başarmış bir yönetim olduk. Toplam bütçemizin artık yüzde 50’sini yatırımlar almakta” dedi.
“BU YOLDA, YOL ARKADAŞLARIMLA BİRLİKTE KARARLILIKLA YÜRÜYORUZ”
Hizmet sürelerinin yaklaşık 1,5 yıllık bölümünün Kovid-19 pandemisine denk geldiğini hatırlatan İmamoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti tarihinin, ki hala devam eden, trajik yoksulluğu ve ekonomik krizini yaşadığımızı unutmayalım. Ve ne yazık ki, 40 günü aşkın süre önce canlarımızı kaybettiğimiz büyük bir depremi ve moralsizliği yaşadığımız bir dönemin içinde olduğumuzu unutmayalım. Buna rağmen yolumuza devam edeceğiz. 2023 yılı yatırım bütçemizi, 2022’ye göre yüzde 100 arttırdık. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni, gerçekten yatırımlarıyla güçlenen bir kurum haline getirdik. Aynı anda 10 metro birden inşa edebilmek, engellenmesine rağmen, 4’e yakın raylı sistem projesini hazırlayıp Cumhurbaşkanlığı kabulüne sunulan, başta Beylikdüzü – Sefaköy hattı olmak üzere, önemli hatların çalışmasını yapmak, yine bu dönemde bizlere nasip oldu” ifadelerini kullandı. İBB’nin gelmiş geçmiş en başarılı ve en demokrat başkanı olma iddiasıyla, yol yürümeye devam ettiğini aktaran İmamoğlu, “Bu yolda, yol arkadaşlarımla kararlılıkla yürüyoruz. Onun için başarmakta da kendimize güveniyoruz” şeklinde konuştu.
“HER ŞEY ‘ONA’ AİT OLSUN, HER ŞEYE ‘O’ KARAR VERSİN İSTİYORLAR”
Yatırımları yaparken, siyasi parti çıkarlarını gözeten, rant odaklı anlayıştan uzak hareket ettiklerinin altını çizen İmamoğlu, Başakşehir ilçesin de yapılan hizmetlerinde bu kapsamda gerçekleştirildiğini belirtti. Başakşehir özelinde, İBB ve İSKİ’nin yaptığı hizmetleri özetleyen İmamoğlu, “İnanınız ki, hiçbir belediyeye, ‘Şu parti, bu parti’ demeden yol aldık. İki belediye başkanımız burada. Özellikle Büyükçekmece ilçemizin, yaklaşık 25-30 yıl öncesine döndüğümüzde, farklı bir siyasi partide olduğu için, o dönem boyunca yatırımdan nasıl uzak tutulduğunu en iyi bilenlerden biridir Sayın Hasan Akgün. Ki ben de böylesi bir dönemin 5 yılını yaşamış bir ilçe belediye başkanlığı gördüm. O bakımdan işte biz, bütün bu anlayışları değiştireceğiz. Bu ülkenin ve şehirlerimizin belediye başkanları hangi partiden olursa olsun, onların hizmetlerinin önü açılacak. Bakınız, ‘Yerel yönetimi güçlendireceğiz’ diyerek, 2002’den önceki dönemde, neredeyse yüzde 11-12’lere kadar tırmanan yerel yönetimlerin bütçedeki payı, yüzde 6’nın bile altına inmiştir. Niye? Çünkü her şey ‘ona’ ait olsun istiyorlar. Her şeye ‘o’ karar versin istiyorlar. Buna ne bir insanın aklı yeter ne bir insanın yeteneğe yeter. Akıl ve yeteneği bireylerde elbette tartışmaya açmayacağım. O yönde ne durumda olduğunu burada tartışmayacağım. Ama hangi seviyede olsa olsun yetmez. Bu ülkenin değerli insanlarının, fikirlerinin katıldığı, bütçeyi, en iyi şekilde yerel yönetimin güçlendirildiği modelleri de 14 Mayıs’tan sonra bu ülkeye biz kazandıracağız” ifadelerini kullandı.
“TEKİL SESLERİN ÇIKTIĞI DEĞİL…”
Özellikle depreme ve afete hazırlık konusunda, İstanbul’un ve Türkiye’nin önünde yapılması gereken çok büyük yatırımlar olduğunu vurgulayan İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bunu en acı şekilde yaşayan şehirlerimizin ayağa kalkması, milyonlarca yurttaşımızın yeniden hayata en güçlü bir şekilde tutunmalarını sağlamak için; büyük, akılcı ve stratejik yatırımlara ihtiyacımız var. Ülkemizde istikrarı sağlamadan, bu büyük yatırımları sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde yapmak adına, sağlıklı düşünceye sahip olan bir heyet ortada olmadan, bizi başka felaketler bekler. Onun için, tekil seslerin çıktığı değil, sağlıklı bir ekip, sağlıklı bir altyapı, bir yandan demokrasi dönüşümünü var eden, bir yandan bu bahsettiğim güçlü yatırımları yerine getirebilen, karakterli bir süreci bu şehre kazandırmak en büyük idealimizdir. Ekonomiyi güçlendirmeden, ülke yönetimine liyakati hukuku ve adaleti hakim kılmadan, demokrasiyi tam anlamıyla hayata geçirmeden ne istikrar sağlanabilir ne de doğru düzgün yatırım yapılabilir.”
“BU DEVİRDE İSTİKRAR; DEVLETİN SOPASIYLA, HÜKÜMETİN ZORBALIĞIYLA SAĞLANMAZ”
“21. yüzyıldayız. Bu devirde istikrar, devletin sopasıyla, hükümetin zorbalığıyla sağlanmaz arkadaş” diyen İmamoğlu, konuşmasını şu sözlerle noktaladı:
“Devletimiz elbette güçlü olacaktır. Ama bu güç nedir biliyor musunuz? Bu güç vatandaşına karşı değil; bu güç afetlere, krizlere, sorunlara karşı güçlü olmak anlamına gelir. Biz, vatandaşa karşı değil, sorunlara karşı güçlü bir devlet var etmeliyiz. Enkaz başında çaresiz hale düşürülmüş vatandaş ya da ‘48 saat neredeydiniz’ diye sorarak hepimizin başını öne eğdiren vatandaş, haklıdır ve onun hakkını vermek zorundayız biz. Değerli dostlar, bu yapıyı hep birlikte değiştireceğiz. Türkiye 14 Mayıs’tan sonra başlayacak yeni dönemde, 21. yüzyılın gereklerine uygun, güçlü, adil, merhametli, ortak akla değer veren, liyakatli kadroların yönetici ve üretken olduğu bir devlet yapısına ka-vu-şa-cak. Bunu hep beraber inanalım. İşte bu sayede istikrarlı yatırım yapan, yatırım yapılan, adil, çağdaş ve demokrat olduğu için dünyanın her yerinden sermayenin koşa koşa gelip, ama üretim yapmak için geldiği, sadece para satmak için değil ya da sadece gayrimenkul almak için değil, üretim yapmak için geldiği, bu ülkenin bereketli bütçesiyle, bu ülkenin güzel insanlarıyla, bu ülkenin üretken ve girişimci gençlerine yeni bir çağın, yeni bir dönemin kapılarını açan bir süreci sağlayan mutlu bir ülke olacağız; göreceksiniz. Bu heyecanla, bu inançla hepinizin huzurundayım. Bu atık su ve bu süreçleri yapan İSKİ kurumumuzun, hangi zor şartlarda bunu başardığını da biliyorum. Ama biz diyoruz ki; hep birlikte biz bu dönemde yöneticiysek, sorumluluğumuz demek ki farklı bir noktada. Bunun hakkını vereceğiz. 86 milyon insanımıza, 16 milyon İstanbulluya mahcup olmayacağız.”